
Absolution
Boston'un sert sokaklarında, geçmişin fısıltılarının gölgelerde dolaştığı ve pişmanlıkların inatçı bir leke gibi yapıştığı bir dünyada, yorgun bir eski boksörle tanışıyoruz. Onun geçmişi, yumrukları kadar ağır. Ancak bu, sıradan bir mafya hikayesi değil; bu, bir adamın ölümlülüğüyle yüzleştiği ve son vuruştan önce hayatının senaryosunu yeniden yazmaya karar verdiği bir kurtuluş öyküsü.
Suç dolu geçmişinin tehlikeli sularında ilerlerken, onun için tek bir tema öne çıkıyor: affedilme arzusu. Şansların aleyhinde olduğu bir dünyada bile, işleri düzeltme şansı arayışı. Ailesiyle uzlaşmaya, uzak kaldığı çocuklarıyla bir köprü kurmaya çalıştıkça, kahramanla kötü adam arasındaki çizginin bulanıklaştığı bir dünyaya daha da çekiliyoruz. Burada bir adamın gerçek ölçüsü, yumruklarında değil, yüreğinde yatıyor.
Bu dokunaklı hikaye, bir adamın kurtuluş arayışını anlatırken, hikayenin sonunu yeniden yazmanın asla geç olmadığını hatırlatıyor. Aradığı affedilmeyi bulabilecek mi, yoksa geçmişinin gölgeleri onu tamamen yutacak mı? Bu karmaşık karakterin katmanları aralandıkça, hayaletler tarafından rahatsız edilen ama sönmeyen bir kararlılıkla beslenen bir ruh ortaya çıkıyor.