Bir adamın ani ölümü, karısının kusursuz görünen hayatını paramparça eder ve sakin kasabanın yüzeyinin altında saklanan karanlık sırları gün ışığına çıkarır. Polis soruşturması ilerledikçe, eşinin itiraf etmediği çifte yaşamı, ikiyüzlülükleri ve geçmişteki kararların yarattığı zincirleme etkiler ortaya dökülür. Gerçek olaylardan esinlenen bu gerilim, güven, ihanet ve kimlik temalarını acı bir biçimde sorguluyor.
Medyanın baskısı, komşuların dedikoduları ve dedektiflerin ısrarlı takibi arasında kadının içsel çatışmaları ve seçimleri merkezde kalır; her yeni delil, hem savunma mekanizmalarını hem de yalanlarla örülmüş ilişkileri çökertecek güçtedir. Yönetmenin soğukkanlı temposu ve oyuncuların yoğun performansları, izleyiciyi bitmeyen bir şüphe atmosferine hapsederken, adalet arayışının bazen en beklenmedik bedellerle ödendiğini gösteriyor.