Savaş suçlarıyla ilgilenen deneyimli bir soruşturmacı, yıllardır ölü sayılan birisini yakalamak üzere Belgrad'a gider. Şehir, tarihinin ağırlığını taşıyan dar sokakları, suskun tanıkları ve örtbas edilmiş anılarla doludur; her adımda hem gerçek suçların izi hem de insanın vicdanına dokunan izler ortaya çıkar. Yerel güç dengeleri, eski dostluklar ve gizli anlaşmalar peşindeki soruşturmacının yolunu zora sokar.
Peşine düştüğü adamın izleri, sadece hukuki değil, kişisel hesaplaşmaları da tetikler; adalet ile intikam arasındaki ince çizgi bulanıklaşır. Gerilim ve beklenmedik yüzleşmelerle örülmüş bu hikâye, suçun, siyasetin ve insan ilişkilerinin birbirine nasıl dolandığını, geçmişin gölgelerinin bugünleri nasıl şekillendirdiğini sert ve içten bir dille anlatır.